Türkiye gündemine oturan dershane kapatılması mevzusu üzerine bir kaç şey söylemek gerekirse şu gayet açıktır ki dershaneler ülke için son derece faydalıdır. Türkiyenin eksik eğitim sistemi tamamlayan, gediği kapatan bir etkendir. Ama ne varki dershaneler birden insanların tepkisini çekmiş olmalı ki birileri inatla dershaneleri kapatma derdindeler. Yıllarca bu ülkede eğitim adına okulların eksiklerini gideren dershanelerin kapatılması son derece yanlış bir düşüncedir. Kapatma gerekçesi ise son derece saçma! Fakir aileler çocuklarını gönderemiyormuş! Belli insanlar parası olmadığı için çocuklarını dershaneye gönderemiyor diye belli kurumları kapatmak doğruysa eğer, bu ülkede birçok insan boğaz manzaralı bir yerde yemek yiyemez o zaman oraları da kapatın. Ayrıca başbakan "benim devlet okullarım öğrencilere yeter." diyor. O zaman sıkıntı yok. Parası olmayan aileler devlet okullarının yeterliliği ile yetinsin.
Dershane mevzusu ardından büyük tepki çeken hükümet yine de geri adım atmayınca Türkiye'de belli güçleri olan dershaneciler (cemaat) hükümete gözdağı vermek için elindeki kozları kullandılar. Yapılan operasyonlarla hükümete meydan okudular diyebiliriz. Hükümetin yolsuzluk operasyonu öncesi inatçı dershane kapatma tavırları cemaati bitirme adımıydı diyebiliriz. Bilindiği gibi cemaat eleman ihtiyacının en az %90 ını dershanelerden karşılıyor. Dolayısıyla hükümetin dershane kapatma inadının asıl sebebi cemaati bitirmektir. Bahane olarak da fakir aileleri öne sürmektedir. İş böyle olunca da bir insana nasıl iğne batırdığınızda canı yanar ve iğneyi çıkarmak için elinden geleni yaparsa cemaat de bu yolla hükümetin kendisine batırdığı iğneyi çıkarmak için bildiği yolları, elindeki kozları kullandı. Peki bu doğru muydu? İlk önce hükümetin dershane kapatma mevzusu yanlıştı ve bu yanlış başka yanlışlıkları bir zincir haline dönüştürdü.
Şu anki durum iki kardeşin çıkarları için kavga etmesine benzetilebilir. Önemli olan bu kavgadan evin diğer bireylerinin ve evin zarar görmeden bitirilmesid
Türkçeciler
Türkçe`ye Dair Ne Varsa...
30 Aralık 2013 Pazartesi
14 Haziran 2013 Cuma
Taksim-Gezi Parkı Direnişi!
Bilindiği üzere Taksim`de hükümet bir proje yapmaya çalıştı. Topçu kışlası.Bu projeye göre Taksime avm,rezidans ve türevleri inşaa edilecek. Tabi tayyip erdoğanın tüm ülkeyi babasının malı gibi kullanmasına halkın da bir dur deme vakti gelmişti. 15 gündür Taksim ve civarında yoğunlaşan eylemler tüm Türkiyeyi sarmış durumda. Taksimdeki,ülkenin genelindeki eylemcilerin ya da çapulcuların amacı belki ağaç olmayabilir belki Taksimdeki 25 bin kişiden 200 kişinin derdi ağaçtır ama direnişin asıl sebebi erdoğanın birey haklarına tecavüz etmesi ve etmeye çalışmasıdır. Dindar bir gençlik istemesi,alkol düzenlemesi,sigara yasağı,toplu eylemlere aşırı şiddet içeren müdahaleler gibi sebepler halkı isyana sürükledi.Tabi dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Yabancı basınlar ne hikmetse sürekli gezi eylemlerini verir oldular. Aynı olaylar Londra, Paris gibi yerlerde de oluyor ama yabancı basın bizim Taksime kafayı takmış. Eğer erdoğana bir uyarı verilecekse bunu sadece Türkiye halkı yapar.
Şu da unutulmamalı , Türkiye bir Cumhuriyettir. Hükümetler çoğunluğun isteği üzerine göreve gelir. Erdoğan hükümeti % 50 oy ile göreve gelmiş olabilir. Ama her isteğini de yapamaz. Bir devrim gerçekleşir mi? Elbette bunu kimse gerçekleştiremez. Devrim % 50 nin hakkına tecavüzdür. Yapılması gereken hükümeti halka hesap verecek bir duruma getirmektir. Gerçekten " ben sadece %50 nin başbakanı değilim" sözünü yerine getirtebilmektir.
Penguen dergisinin vermiş olduğu bir postere gaza gelip bir şeyler çizdim. Onu da koyayım madem.
Şu da unutulmamalı , Türkiye bir Cumhuriyettir. Hükümetler çoğunluğun isteği üzerine göreve gelir. Erdoğan hükümeti % 50 oy ile göreve gelmiş olabilir. Ama her isteğini de yapamaz. Bir devrim gerçekleşir mi? Elbette bunu kimse gerçekleştiremez. Devrim % 50 nin hakkına tecavüzdür. Yapılması gereken hükümeti halka hesap verecek bir duruma getirmektir. Gerçekten " ben sadece %50 nin başbakanı değilim" sözünü yerine getirtebilmektir.
Penguen dergisinin vermiş olduğu bir postere gaza gelip bir şeyler çizdim. Onu da koyayım madem.
20 Mayıs 2013 Pazartesi
5. Kocaeli Kitap Fuarı
Bu yıl beşincisi düzenlenen kocaeli kitap fuarına yine birçok yayın ve yazar katıldı. 11 mayıs cumartesi günü açılan fuar 19 mayıs pazar günü kapılarını kapattı. Fuar bu süre zarfında konuk yazarların söyleşileri ve imza törenlerine ev sahipliği yaptı. Kocaeli başta olmak üzere birçok ilden de ziyaretçileri vardı fuarın.İstanbuldan sonra büyüklüğü bakımından ikinci sırada yer alan fuarın hedefi ileriki yıllarda istanbulu da geçmek. Birçok katılımcı ve ziyaretçiye indirimli kitap alma imkanı sunan fuarda ayrıca hergün çekilişler yapılarak şanslı kişilere 50 tl lik kitap alma kuponu dağıtıldı. Bunun dışında da birçok etkinlik yapıldı.Halktan toplanan kitaplar okullara gönderildi.Beş bin kişinin katılımıyla okuma programı düzenlendi.Halk, özellikle minik bedenler,minik zihinler kitapla buluşsun diye hayallerine bir kapı açıldı ve "yürüyüş yolu"ndaki ağaçlara kitaplar asıldı.Fuara katılan halk yazarlara büyük ilgi gösterdi.Özellikle Yeşilçam`ın ünlü güzeli Türkan ŞORAY`a ilgi büyük oldu. İmza alabilmek için uzun kuyruklar oluştu. Yazarlar da hiç sıkılmadan sıcak dakikalar geçirdi fuar halkı ile.Genel olarak hem yazarlar hem de halk mutlu bir şekilde ayrıldı fuardan. Yetkililer seneye altıncısı düzenlenecek olan kitap fuarının daha geniş kapsamlı olacağını duyurdu.Önümüzdeki sene 6. Kocaeli Kitap Fuarında görüşmek üzere.
19 Mayıs 2013 Pazar
Çanakkalede Şehitlerimizi Anma! 19 mayıs 2013 Atatürkü anma gençlik ve spor bayramı
19 mayıs 2013 Pazar. Atatürkü anma gençlik ve spor bayramı. Bizler
bugün gençliklerini bizim gençliğimiz için , gelecek için,damarlarından akan
sıcak kanlarını vatan, namus , şeref ve din uğruna bu topraklara akıtan gençlerin,
dedelerimizin yanına , çanakkaleye gittik. Her yaştan şehit gördük mezar
taşlarında. En çok da gencecik insanlar dikkatimizi çekti. Özellikle 57. Alayda
19,20 li yaşlarda çokça şehit gördük. Peki neydi onları bile bile ölüme
götüren? Neydi sıcak yataklarından, anaların şevkatli kollarından ayıran sebep.
İstanbuldan , ankaradan , bitlisten , giritten, kosovadan , suriyeden, tüm
islam aleminden gelen yüzbinlerce insanın
hilafet uğruna , bayrak uğruna , vatan , namus uğruna savaştığı
topraklarda bizler için çekilen çileleri dinledik rehberimizden. Atatürkün emriyle
ölümüne savunulan cönk bayırı, şehitlerimizin
bir kat şehit bir kat kireç şeklinde üst üste dizilerek oluşturulan ve
en sıcak çatışmaları yaşayan bomba sırtları, 250 kg lık bombayı bir çuval gibi
sırtlayan koca seyit onbaşı, ve daha nice kahramanlar ve kahramanlıklar. Türk tarihine biraz hazinlik çokça da
kahramanlık ile adını yazdırmıştır Çanakkale. Sıkıntılı günlerde aç ve susuz
kalmışlar at pisiğinden arpa ayıklayıp yemişler ; mermileri bittiğinde
süngüleri ile savaşmışlardır.bizler dedelerimizin kahramanlıklarını
yaşatmalıyız. 19 mayıs gibi özel günlerde özellikle 19 mayıs atatürkün en iyi
anılacağı bir yerde atatürkü anmalıyız. Stadyumlarda , sokaklarda boş boş
dolanarak yorulmaktansa Çanakkale gibi “bir devrin battığı yer” de
kutlamalıyız. Böylece hem atalarımıza vefa borcunu öder hem de geleceğimizi
daha sağlam temellere oturtmuş oluruz. Gidin görün o yerleri, insanlara
anlatın. Tarihimize sahip çıkalım, sahip çıkalım ki ahirette şehitlerimizin yüzüne bakabilelim.
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir!
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir!...
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir!...
NECMETTİN HALİL ONAN
18 Mayıs 2013 Cumartesi
URUN KAHBEYE
İdealist bir öğretmen olan aliye anadoluya öğretmenlik
yapmaya gider. Öğretmenlik yapacağı yerde güzelliği ile baş döndürür. Maarif
müdüründen radikal İslamcı hacı Fettah efendiye, kantarcıların hüseyinden kuva-ı milliye komutanı tosun beye , yunan
komutanından minik bedene sahip durmuşa kadar herkesin yüreğindedir aliye.
Ancak aliye nin derdi geri kalmış anadolunun eğitim ile kurtulmasıdır. Okulda
eğitimlere başlar ancak kasabaya hakim zengin
kesim, aliyenin kendilerinin üstünlüğünü kıracak davranışlarını
sevmezler. İstanbul eğitimi almış olması ,kendisini yerli halktan
farklılaştıran bilgisi,davranşları bazı kesimleri rahatsız eder ve yafta
yapıştırılır “ kahpe” . Anadolu halkının tabularını yıkan aliye sokakta yüzü
açık dolaşır, erkeklerle çok rahat konuşurak tepki çeker. Hacı Fettah efendi
aliyenin şeriata göre öldürülmesini arzular. Hüseyin efendi aliyenin kendine
yar olmayacağını anlayınca o da öldürülmesini ister. Bir gün kasabaya kuvayı
milliye komutanı tosun bey girer ve aliye oracıkta tosun beye aşık olur. Tosun bey
de aliyeyi çok beğenir. görüşmeleri tosun beyin yunan ordusuna yapacağı baskın
için duraksar. Aliyenin tosun beye gideceğini öğrenen hacı Fettah ve hüseyin
otoriteleri ve kuvayı milliye düşmanlığının da verdiği düşünceler ile yunan
ordusunu baskından haberdar eder ve yunan komutana aliyenin güzelliğinden
bahsederler. Yunan ordusu kasabaya girer ve hacı Fettah ile kantarcıların
hüseyin yunan komutanına kuvayı milliyeci kişileri ihbar eder. Ömer efendi aliyenin çabalarına rağmen yunan komutanı
tarafından yunanistana sürgün edilir. Tüm bu gelişmeler arasında yunan komutan
aliyeye zevcelik teklif etmiş aliye ise reddetmiştir. Aliye tüm bu sıkıntılar
içinde tosun beyin ne zaman gelip kendilerini kurtaracağını düşünürken tosun
bey gizlice kasabaya girmiştir. Aliye ile görüşmüş ve kasabadan kısa süreliğine
ayrılmıştır. Aliye zamanında köyde kuvayı milliyecilerin aleyhinde konuşan hacı
Fettah efendiyi tosun beyin idam etmesinden kurtarmıştı. Ancak hacı Fettah efendi
köye aliyenin bir cadı, rumca bilmesinden dolayı casus , şeytan , kahpe,… akla
gelebilecek ne kadar kötü şey varsa onu yakıştırıyordu ve aliyenin idam
edilmesini istiyordu. Ancak buna yunan komutan ve kantarcıların hüseyin karşı
çıkıyordu. Tosun bey aliye ile tekrar görüşmek için evlerine gizlice girmişti
ve aliyeye olup biteni anlatmıştı. Yunan cephaneliğini ve Yunanlıların kaçış
noktası olan kasabanın köprüsünü patlatacağını böylece türk ordusuna kolaylık
sağlamış olacaktı. Ancak yunan askerleri kantarcıların hüseyinin adamlarının
tosun beyin evde olduğunun haberini aldıkları için evin etrafını kuşatmışlardı.
Tosun bey kaçmak için yol aramış ancak bulamamıştı. Bunun üzerine aliye yunan
komutanına gidip zevceliğini kabul ettiğini söyleyip kuşatmayı kaldırtmış,
kantarcaların hüseyin ile hacı Fettah efendiyi hapse attırmıştır. Tosun bey
dediği işleri yapmış kasabada yunan askerleri etrafı yağmalamaya, insanları
öldürmeye başlamıştır. O hengamede aliye ile üvey annesi incirliğe saklanmış
beklemekteydi. Yunan ordusu kasabadan çekilince, halk hapisteki kişileri
çıkarmıştı. Bunlardan ikisi aliyenin hapse attırdığı hacı Fettah efendi ve
kantarcıların aliyeydi. Aliye ye olan kinleri daha da artmış, düzenin bozulduğu
kasabada türk ordusu gelmeden aliyeyi idam etmelilerdi. Hacı Fettah efendi
halkı kışkırtmış aliyenin kahpe olduğunu, yunan komutanın koynuna girdiğini ,
kendilerini hapse attırdığını söylerek aliyeyi halka taşlattırmış kendisi de
aliyenin boynunu kesmiştir. Türk ordusu kasabaya girince komutan aliyeyi sorar
ve yargısızca, haksızca idam edildiği ortaya çıkınca hacı Fettah efendi ile
kantarcaların hüseyini idam ettirir.
NOT: Bu sadece denemedir. Kitap özeti yerine geçmez.
16 Mayıs 2013 Perşembe
Dil Üzerine Söylenmiş Sözler
Türkçem, ses bayrağım.
~ Fazıl Hüsnü Dağlarca ~
Türkçe; ağzımızda, anamızın dili gibi helâl ve güzel olmalı.
~ Yahya Kemal Beyatlı ~
Bizim dilimiz, bir imparatorluk dilidir. Her dil imparatorluk dili olamaz. Çünkü her millet imparatorluk kuramaz.
~ Nihad Sami Banarlı ~
Gönlü ve sözü bir olmayan kişinin yüz dili bile olsa, o gene dilsiz sayılır.
~ Mevlâna ~
Bir ulusun bütün yönetimi bana bırakılsaydı, ilkin dilini düzeltirdim. Çünkü, dil düzgün olmayınca söylenen anlaşılmaz ve yapılması gereken yapılmadan kalır, böyle olunca töreler ve sanat geriler, adalet yoldan çıkar, halk çaresizlik içinde kalır. İşte bundan dolayı söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Bu her şeyden önemlidir.
~ Konfüçyüs ~
Kamusa (sözlüğe) uzanan el, namusa uzanmıştır.
~ Cemil Meriç ~
Dilini kaybeden bir millet, herşeyini kaybetmiş demektir.
~ Peyami Safa ~
Bir ülkenin kanunlarının çiğnenmesinden sonra en büyük suç, dilinin çiğnenmesidir.
~ Walter Lanoor ~
Millet, edebiyatı olan topluluktur.
~ Balzac ~
Bana mükemmel bir lisan ver, sana büyük bir millet teşkil edeyim.
~ Leibniz ~
Kendi dilini tam olarak bilmeyen, başka dilleri de bilemez.
~ Bernard Show ~
Herhâlde münevver bir insanın, anadilinden en az 30.000 kelime bilmesini zaruri bulurum.
~ H. Saadettin Aral ~
Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.
~ Ludwig Wittgenstein ~
Bir kimsenin ne söylemesi gerektiğini bilmesi yeterli değildir; nasıl söyleneceğini bilmesi de gerekir.
~ Aristo ~
Dil, insanın karakterinin bir parçasıdır.
~ Bacon ~
Ben insanlara yalnız anadillerini bilmedikleri zaman dayak atılmasına taraftarım.
~ Churchill ~
Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır.
~ Eflâtun ~
Sözün doğrusu, dilin süsüdür.
~ Hariri ~
Dil sürçeceğine, ayak sürçsün daha iyi.
~ Herbert ~
Kuşlar ayaklarıyla, insanlar dilleriyle yakalanırlar.
~ Thomas Füller ~
Söz ola kese savaşı
Söz ola bitire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz
~ Yunus Emre ~
Gerçeği söylemek değil, anlatmak güçtür.
~ Cenap Şahabettin ~
~ Fazıl Hüsnü Dağlarca ~
Türkçe; ağzımızda, anamızın dili gibi helâl ve güzel olmalı.
~ Yahya Kemal Beyatlı ~
Bizim dilimiz, bir imparatorluk dilidir. Her dil imparatorluk dili olamaz. Çünkü her millet imparatorluk kuramaz.
~ Nihad Sami Banarlı ~
Gönlü ve sözü bir olmayan kişinin yüz dili bile olsa, o gene dilsiz sayılır.
~ Mevlâna ~
Bir ulusun bütün yönetimi bana bırakılsaydı, ilkin dilini düzeltirdim. Çünkü, dil düzgün olmayınca söylenen anlaşılmaz ve yapılması gereken yapılmadan kalır, böyle olunca töreler ve sanat geriler, adalet yoldan çıkar, halk çaresizlik içinde kalır. İşte bundan dolayı söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Bu her şeyden önemlidir.
~ Konfüçyüs ~
Kamusa (sözlüğe) uzanan el, namusa uzanmıştır.
~ Cemil Meriç ~
Dilini kaybeden bir millet, herşeyini kaybetmiş demektir.
~ Peyami Safa ~
Bir ülkenin kanunlarının çiğnenmesinden sonra en büyük suç, dilinin çiğnenmesidir.
~ Walter Lanoor ~
Millet, edebiyatı olan topluluktur.
~ Balzac ~
Bana mükemmel bir lisan ver, sana büyük bir millet teşkil edeyim.
~ Leibniz ~
Kendi dilini tam olarak bilmeyen, başka dilleri de bilemez.
~ Bernard Show ~
Herhâlde münevver bir insanın, anadilinden en az 30.000 kelime bilmesini zaruri bulurum.
~ H. Saadettin Aral ~
Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.
~ Ludwig Wittgenstein ~
Bir kimsenin ne söylemesi gerektiğini bilmesi yeterli değildir; nasıl söyleneceğini bilmesi de gerekir.
~ Aristo ~
Dil, insanın karakterinin bir parçasıdır.
~ Bacon ~
Ben insanlara yalnız anadillerini bilmedikleri zaman dayak atılmasına taraftarım.
~ Churchill ~
Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır.
~ Eflâtun ~
Sözün doğrusu, dilin süsüdür.
~ Hariri ~
Dil sürçeceğine, ayak sürçsün daha iyi.
~ Herbert ~
Kuşlar ayaklarıyla, insanlar dilleriyle yakalanırlar.
~ Thomas Füller ~
Söz ola kese savaşı
Söz ola bitire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz
~ Yunus Emre ~
Gerçeği söylemek değil, anlatmak güçtür.
~ Cenap Şahabettin ~
Türkçe dersine nasıl çalışmalıyız?
Türkçe dersi SBS'de belirleyici derslerden biridir. Türkçe konuşmak, Türkçeyi ve onun kurallarını bilmek için yeterli değildir. Bu yüzden Türkçe dersi asla hafife alınmamalıdır. Üzerinde hassas bir şekilde durulmalıdır.
Türkçe dersini, "Dilbilgisi" ve "Anlam Bilgisi" olmak üzere iki bölümde ele almak daha uygun olur. Kişinin anlama ve yorumlama gücünü geliştirdiği için bu derste başarılı olmak, diğer derslerdeki, özellikle sözel derslerdeki başarıyı olumlu yönde etkilemektedir. Doğru cevabı bulmak; soruyu doğru okumaya, doğru anlamaya ve doğru yorumlamaya bağlıdır.
Kitap okumak insanın yorum yapabilme yeteneğini, anlama gücünü ve kelime hazinesini geliştirir. Bu yüzden kitap okumak Türkçe sorularını cevaplandırırken çok önemlidir.
Türkçe sorularının yaklaşık %% 80'i "Anlam Bilgisi" sorusudur. Bu soruları daha hızlı ve hatasız çözebilmek için bol bol kitap okumamız gerekir.
Anlam bilgisi soruları öğrencilere kolay gelen sorulardır ama öğrencilerin en çok hata yaptığı sorular da yine anlam bilgisi sorularıdır. "
Anlam Bilgisi sorularını da üç ana başlıkta değerlendirebiliriz: Sözcükte Anlam, Cümlede Anlam, Parçada Anlam.
"Sözcükte Anlam" sorularını kolay çözebilmek için sözlük bilgimizin yeterli seviyede olması gerekir. Bilmediğimiz kelimelerin anlamlarını hemen sözlükten bulup öğrenmeliyiz. Böylece soruları daha hızlı ve hatasız bir şekilde çözebiliriz.
"Cümlede Anlam" konusunda cümle yorumu, cümle oluşturma ve cümle tamamlama gibi sorular gelmektedir. "Cümlede Anlam" sorularını hızlı çözebilmek için bol kitap okumak soru çözme hızımızı artıracaktır.
"Parçada Anlam" konusu ise Türkçe dersinin bel kemiğidir. Parçada anlam sorularını çözerken karşımıza bir kez daha kitap okumanın önemi çıkmaktadır. Parçada anlam sorularının uzun sorular olması ve sürekli zamanla yarış halinde olmamız parçaları bir okuyuşta anlayacak seviyeye gelmemizi zorunlu kılmaktadır. Bu da ancak kitap okuyarak ve bol soru çözerek olabilir. Parçada anlam sorularını doğru ve hızlı bir şekilde çözebilmek için dikkat edeceğimiz bazı kurallar vardır:
Parçada anlam sorularında öncelikle soru kalıbını okuyarak metnin bize ne anlatmak istediğini anlamalı, soru cümlesinin "bu bilgilere göre" şeklinde başladığına dikkat etmeliyiz. Böyle başlayan sorularda aklımızda konuyla ilgili diğer bilgileri, kendi görüşlerimizi bir tarafa bırakmalı metinlerde verilenlerle karıştırmamalıyız. Metinleri okurken önemli kısımların altını çizmeliyiz ki tekrar metne döndüğümüzde zaman kaybetmeyelim. Soru kalıbında olumsuz ifadeler varsa mutlaka altını bir kere daha çizmeli ve bizden istenen şeyin ne olduğuna dikkat etmeliyiz.
Dilbilgisi sorularını çözmenin ilk adımı konuyu anlamaktır. Konuyu iyice anlamadan dilbilgisi sorularını çözmek yanlış olur. Konuyu gerek öğretmenden gerekse çalıştığımız kaynaktan iyice öğrenmeli varsa bu konuyla ilgili çözümlü soruları incelemeli ve daha sonra konuyla ilgili testlerin çözümüne geçmeliyiz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)