20 Mayıs 2013 Pazartesi

5. Kocaeli Kitap Fuarı

Bu yıl beşincisi düzenlenen kocaeli kitap fuarına yine birçok yayın ve yazar katıldı. 11 mayıs cumartesi günü açılan fuar 19 mayıs pazar günü kapılarını kapattı. Fuar bu süre zarfında konuk yazarların söyleşileri ve imza törenlerine ev sahipliği yaptı. Kocaeli başta olmak üzere birçok ilden de ziyaretçileri vardı fuarın.İstanbuldan sonra büyüklüğü bakımından ikinci sırada yer alan fuarın hedefi ileriki yıllarda istanbulu da geçmek. Birçok katılımcı ve ziyaretçiye indirimli kitap alma imkanı sunan fuarda ayrıca hergün çekilişler yapılarak şanslı kişilere 50 tl lik kitap alma kuponu dağıtıldı. Bunun dışında da birçok etkinlik yapıldı.Halktan toplanan kitaplar okullara gönderildi.Beş bin kişinin katılımıyla okuma programı düzenlendi.Halk, özellikle minik bedenler,minik zihinler kitapla buluşsun diye hayallerine bir kapı açıldı ve "yürüyüş yolu"ndaki ağaçlara kitaplar asıldı.Fuara katılan halk yazarlara büyük ilgi gösterdi.Özellikle Yeşilçam`ın ünlü güzeli Türkan ŞORAY`a ilgi büyük oldu. İmza alabilmek için uzun kuyruklar oluştu. Yazarlar da hiç sıkılmadan sıcak dakikalar geçirdi fuar halkı ile.Genel olarak hem yazarlar hem de halk mutlu bir şekilde ayrıldı fuardan. Yetkililer seneye altıncısı düzenlenecek olan kitap fuarının daha geniş kapsamlı olacağını duyurdu.Önümüzdeki sene 6. Kocaeli Kitap Fuarında görüşmek üzere.








19 Mayıs 2013 Pazar

Çanakkalede Şehitlerimizi Anma! 19 mayıs 2013 Atatürkü anma gençlik ve spor bayramı





19 mayıs 2013 Pazar. Atatürkü anma gençlik ve spor bayramı. Bizler bugün gençliklerini bizim gençliğimiz için , gelecek için,damarlarından akan sıcak kanlarını vatan, namus , şeref ve din  uğruna bu topraklara akıtan gençlerin, dedelerimizin yanına , çanakkaleye gittik. Her yaştan şehit gördük mezar taşlarında. En çok da gencecik insanlar dikkatimizi çekti. Özellikle 57. Alayda 19,20 li yaşlarda çokça şehit gördük. Peki neydi onları bile bile ölüme götüren? Neydi sıcak yataklarından, anaların şevkatli kollarından ayıran sebep. İstanbuldan , ankaradan , bitlisten , giritten, kosovadan , suriyeden, tüm islam aleminden gelen yüzbinlerce insanın  hilafet uğruna , bayrak uğruna , vatan , namus uğruna savaştığı topraklarda bizler için çekilen çileleri dinledik rehberimizden. Atatürkün emriyle ölümüne savunulan cönk bayırı, şehitlerimizin  bir kat şehit bir kat kireç şeklinde üst üste dizilerek oluşturulan ve en sıcak çatışmaları yaşayan bomba sırtları, 250 kg lık bombayı bir çuval gibi sırtlayan koca seyit onbaşı, ve daha nice kahramanlar ve kahramanlıklar.  Türk tarihine biraz hazinlik çokça da kahramanlık ile adını yazdırmıştır Çanakkale. Sıkıntılı günlerde aç ve susuz kalmışlar at pisiğinden arpa ayıklayıp yemişler ; mermileri bittiğinde süngüleri ile savaşmışlardır.bizler dedelerimizin kahramanlıklarını yaşatmalıyız. 19 mayıs gibi özel günlerde özellikle 19 mayıs atatürkün en iyi anılacağı bir yerde atatürkü anmalıyız. Stadyumlarda , sokaklarda boş boş dolanarak yorulmaktansa Çanakkale gibi “bir devrin battığı yer” de kutlamalıyız. Böylece hem atalarımıza vefa borcunu öder hem de geleceğimizi daha sağlam temellere oturtmuş oluruz. Gidin görün o yerleri, insanlara anlatın. Tarihimize sahip çıkalım, sahip çıkalım  ki ahirette şehitlerimizin yüzüne bakabilelim.

Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY


Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir!

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir!...

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir!...

NECMETTİN HALİL ONAN

18 Mayıs 2013 Cumartesi

URUN KAHBEYE



İdealist bir öğretmen olan aliye anadoluya öğretmenlik yapmaya gider. Öğretmenlik yapacağı yerde güzelliği ile baş döndürür. Maarif müdüründen radikal İslamcı hacı Fettah efendiye, kantarcıların hüseyinden  kuva-ı milliye komutanı tosun beye , yunan komutanından minik bedene sahip durmuşa kadar herkesin yüreğindedir aliye. Ancak aliye nin derdi geri kalmış anadolunun eğitim ile kurtulmasıdır. Okulda eğitimlere başlar ancak kasabaya hakim zengin  kesim, aliyenin kendilerinin üstünlüğünü kıracak davranışlarını sevmezler. İstanbul eğitimi almış olması ,kendisini yerli halktan farklılaştıran bilgisi,davranşları bazı kesimleri rahatsız eder ve yafta yapıştırılır “ kahpe” . Anadolu halkının tabularını yıkan aliye sokakta yüzü açık dolaşır, erkeklerle çok rahat konuşurak tepki çeker. Hacı Fettah efendi aliyenin şeriata göre öldürülmesini arzular. Hüseyin efendi aliyenin kendine yar olmayacağını anlayınca o da öldürülmesini ister. Bir gün kasabaya kuvayı milliye komutanı tosun bey girer ve aliye oracıkta tosun beye aşık olur. Tosun bey de aliyeyi çok beğenir.  görüşmeleri  tosun beyin yunan ordusuna yapacağı baskın için duraksar. Aliyenin tosun beye gideceğini öğrenen hacı Fettah ve hüseyin otoriteleri ve kuvayı milliye düşmanlığının da verdiği düşünceler ile yunan ordusunu baskından haberdar eder ve yunan komutana aliyenin güzelliğinden bahsederler. Yunan ordusu kasabaya girer ve hacı Fettah ile kantarcıların hüseyin yunan komutanına kuvayı milliyeci kişileri ihbar eder. Ömer efendi  aliyenin çabalarına rağmen yunan komutanı tarafından yunanistana sürgün edilir. Tüm bu gelişmeler arasında yunan komutan aliyeye zevcelik teklif etmiş aliye ise reddetmiştir. Aliye tüm bu sıkıntılar içinde tosun beyin ne zaman gelip kendilerini kurtaracağını düşünürken tosun bey gizlice kasabaya girmiştir. Aliye ile görüşmüş ve kasabadan kısa süreliğine ayrılmıştır. Aliye zamanında köyde kuvayı milliyecilerin aleyhinde konuşan hacı Fettah efendiyi tosun beyin idam etmesinden kurtarmıştı. Ancak hacı Fettah efendi köye aliyenin bir cadı, rumca bilmesinden dolayı casus , şeytan , kahpe,… akla gelebilecek ne kadar kötü şey varsa onu yakıştırıyordu ve aliyenin idam edilmesini istiyordu. Ancak buna yunan komutan ve kantarcıların hüseyin karşı çıkıyordu. Tosun bey aliye ile tekrar görüşmek için evlerine gizlice girmişti ve aliyeye olup biteni anlatmıştı. Yunan cephaneliğini ve Yunanlıların kaçış noktası olan kasabanın köprüsünü patlatacağını böylece türk ordusuna kolaylık sağlamış olacaktı. Ancak yunan askerleri kantarcıların hüseyinin adamlarının tosun beyin evde olduğunun haberini aldıkları için evin etrafını kuşatmışlardı. Tosun bey kaçmak için yol aramış ancak bulamamıştı. Bunun üzerine aliye yunan komutanına gidip zevceliğini kabul ettiğini söyleyip kuşatmayı kaldırtmış, kantarcaların hüseyin ile hacı Fettah efendiyi hapse attırmıştır. Tosun bey dediği işleri yapmış kasabada yunan askerleri etrafı yağmalamaya, insanları öldürmeye başlamıştır. O hengamede aliye ile üvey annesi incirliğe saklanmış beklemekteydi. Yunan ordusu kasabadan çekilince, halk hapisteki kişileri çıkarmıştı. Bunlardan ikisi aliyenin hapse attırdığı hacı Fettah efendi ve kantarcıların aliyeydi. Aliye ye olan kinleri daha da artmış, düzenin bozulduğu kasabada türk ordusu gelmeden aliyeyi idam etmelilerdi. Hacı Fettah efendi halkı kışkırtmış aliyenin kahpe olduğunu, yunan komutanın koynuna girdiğini , kendilerini hapse attırdığını söylerek aliyeyi halka taşlattırmış kendisi de aliyenin boynunu kesmiştir. Türk ordusu kasabaya girince komutan aliyeyi sorar ve yargısızca, haksızca idam edildiği ortaya çıkınca hacı Fettah efendi ile kantarcaların hüseyini idam ettirir.



NOT: Bu sadece denemedir. Kitap özeti yerine geçmez. 

16 Mayıs 2013 Perşembe

Dil Üzerine Söylenmiş Sözler

Türkçem, ses bayrağım.
~ Fazıl Hüsnü Dağlarca ~


Türkçe; ağzımızda, anamızın dili gibi helâl ve güzel olmalı.
~ Yahya Kemal Beyatlı ~


Bizim dilimiz, bir imparatorluk dilidir. Her dil imparatorluk dili olamaz. Çünkü her millet imparatorluk kuramaz.
~ Nihad Sami Banarlı ~


Gönlü ve sözü bir olmayan kişinin yüz dili bile olsa, o gene dilsiz sayılır.
~ Mevlâna ~


Bir ulusun bütün yönetimi bana bırakılsaydı, ilkin dilini düzeltirdim. Çünkü, dil düzgün olmayınca söylenen anlaşılmaz ve yapılması gereken yapılmadan kalır, böyle olunca töreler ve sanat geriler, adalet yoldan çıkar, halk çaresizlik içinde kalır. İşte bundan dolayı söylenmesi gereken başıboş bırakılamaz. Bu her şeyden önemlidir.
~ Konfüçyüs ~


Kamusa (sözlüğe) uzanan el, namusa uzanmıştır.
~ Cemil Meriç ~


Dilini kaybeden bir millet, herşeyini kaybetmiş demektir.
~ Peyami Safa ~


Bir ülkenin kanunlarının çiğnenmesinden sonra en büyük suç, dilinin çiğnenmesidir.
~ Walter Lanoor ~


Millet, edebiyatı olan topluluktur.
~ Balzac ~


Bana mükemmel bir lisan ver, sana büyük bir millet teşkil edeyim.
~ Leibniz ~


Kendi dilini tam olarak bilmeyen, başka dilleri de bilemez.
~ Bernard Show ~


Herhâlde münevver bir insanın, anadilinden en az 30.000 kelime bilmesini zaruri bulurum.
~ H. Saadettin Aral ~


Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.
~ Ludwig Wittgenstein ~


Bir kimsenin ne söylemesi gerektiğini bilmesi yeterli değildir; nasıl söyleneceğini bilmesi de gerekir.
~ Aristo ~


Dil, insanın karakterinin bir parçasıdır.
~ Bacon ~


Ben insanlara yalnız anadillerini bilmedikleri zaman dayak atılmasına taraftarım.
~ Churchill ~


Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır.
~ Eflâtun ~


Sözün doğrusu, dilin süsüdür.
~ Hariri ~


Dil sürçeceğine, ayak sürçsün daha iyi.
~ Herbert ~


Kuşlar ayaklarıyla, insanlar dilleriyle yakalanırlar.
~ Thomas Füller ~


Söz ola kese savaşı
Söz ola bitire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz
~ Yunus Emre ~


Gerçeği söylemek değil, anlatmak güçtür.
~ Cenap Şahabettin ~




Türkçe dersine nasıl çalışmalıyız?





Türkçe dersi SBS'de belirleyici derslerden biridir. Türkçe konuşmak, Türkçeyi ve onun kurallarını bilmek için yeterli değildir. Bu yüzden Türkçe dersi asla hafife alınmamalıdır. Üzerinde hassas bir şekilde durulmalıdır.

 Türkçe dersini, "Dilbilgisi" ve "Anlam Bilgisi" olmak üzere iki bölümde ele almak daha uygun olur. Kişinin anlama ve yorumlama gücünü geliştirdiği için bu derste başarılı olmak, diğer derslerdeki, özellikle sözel derslerdeki başarıyı olumlu yönde etkilemektedir. Doğru cevabı bulmak; soruyu doğru okumaya, doğru anlamaya ve doğru yorumlamaya bağlıdır.

Kitap okumak insanın yorum yapabilme yeteneğini, anlama gücünü ve kelime hazinesini geliştirir. Bu yüzden kitap okumak Türkçe sorularını cevaplandırırken çok önemlidir.

 Türkçe sorularının yaklaşık %% 80'i "Anlam Bilgisi" sorusudur. Bu soruları daha hızlı ve hatasız çözebilmek için bol bol kitap okumamız gerekir.

Anlam bilgisi soruları öğrencilere kolay gelen sorulardır ama öğrencilerin en çok hata yaptığı sorular da yine anlam bilgisi sorularıdır. "

Anlam Bilgisi sorularını da üç ana başlıkta değerlendirebiliriz: Sözcükte Anlam, Cümlede Anlam, Parçada Anlam.

"Sözcükte Anlam" sorularını kolay çözebilmek için sözlük bilgimizin yeterli seviyede olması gerekir. Bilmediğimiz kelimelerin anlamlarını hemen sözlükten bulup öğrenmeliyiz. Böylece soruları daha hızlı ve hatasız bir şekilde çözebiliriz.

"Cümlede Anlam" konusunda cümle yorumu, cümle oluşturma ve cümle tamamlama gibi sorular gelmektedir. "Cümlede Anlam" sorularını hızlı çözebilmek için bol kitap okumak soru çözme hızımızı artıracaktır.

"Parçada Anlam" konusu ise Türkçe dersinin bel kemiğidir. Parçada anlam sorularını çözerken karşımıza bir kez daha kitap okumanın önemi çıkmaktadır. Parçada anlam sorularının uzun sorular olması ve sürekli zamanla yarış halinde olmamız parçaları bir okuyuşta anlayacak seviyeye gelmemizi zorunlu kılmaktadır. Bu da ancak kitap okuyarak ve bol soru çözerek olabilir. Parçada anlam sorularını doğru ve hızlı bir şekilde çözebilmek için dikkat edeceğimiz bazı kurallar vardır:

Parçada anlam sorularında öncelikle soru kalıbını okuyarak metnin bize ne anlatmak istediğini anlamalı, soru cümlesinin "bu bilgilere göre" şeklinde başladığına dikkat etmeliyiz. Böyle başlayan sorularda aklımızda konuyla ilgili diğer bilgileri, kendi görüşlerimizi bir tarafa bırakmalı metinlerde verilenlerle karıştırmamalıyız. Metinleri okurken önemli kısımların altını çizmeliyiz ki tekrar metne döndüğümüzde zaman kaybetmeyelim. Soru kalıbında olumsuz ifadeler varsa mutlaka altını bir kere daha çizmeli ve bizden istenen şeyin ne olduğuna dikkat etmeliyiz.

Dilbilgisi sorularını çözmenin ilk adımı konuyu anlamaktır. Konuyu iyice anlamadan dilbilgisi sorularını çözmek yanlış olur. Konuyu gerek öğretmenden gerekse çalıştığımız kaynaktan iyice öğrenmeli varsa bu konuyla ilgili çözümlü soruları incelemeli ve daha sonra konuyla ilgili testlerin çözümüne geçmeliyiz.

14 Mayıs 2013 Salı

Türkçe


Türkçe veya Türkiye Türkçesi, batıda Balkanlar’dan doğuda Hazar Denizi sahasına kadar konuşulan Altay dillerinden biridir. Yaşı, en eski hesaplara göre 8500 olan Türkçe bugün, yaşayan Dünya dilleri arasında, en eski yazılı belgelere sahip olan dildir. Bu belgeler, çivi yazılı Sümerce tabletlerdeki alıntı kelimelerdir.Türk yazı dilleri içinde Oğuz sahası yazı dillerinden Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Başta Türkiye olmak üzere, eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulan Türkçe, dünyada en fazla konuşulan 15. dildir. Türkçe sondan eklemeli bir dildir. Bundan ötürü, kullanılan herhangi bir eylem üzerinden istenildiği kadar sözcük türetilebilir.Türkiye Türkçesi bu yönünden dolayı diğer Türk dilleriyle ortak ya da ayrık bulunan onlarca eke sahiptir. Türkçe çok geniş kullanımıyla birlikte zengin bir dil olmasının yanı sıra, genel itibarıyla “özne-nesne-yüklem” biçimindeki cümle kuruluşuna sahiptir.
Türkiye Türkçesi, batıdan doğuya doğru BalkanlarEge AdalarıAnadoluKıbrıs AdasıOrta Doğu olmak üzere Avrupa ve Asya kıtalarında yazı dili ve çeşitli ağızlarıyla konuşulmaktadır. Aynı grupta yer aldığı diğer Oğuz grubu yazı dilleri de bu sahanın doğu ve güneyinde; KafkaslarAzerbaycanİranHazar Denizi’nin güneydoğusunda konuşulmaktadır.

Türkçe`nin Yanlış Kullanımı

Bir yazı ile okuyucuya mesajı doğru iletmede kaynağın önemli bir rolü ve sorumluluğu bulunmaktadır. Bu yüzden mesajı ileten kişi mesajını yazılı olarak iletirken bir takım yazım kurallarına uyması gereklidir. Özellikle öğrencilerin yazı yazarken yaptıkları en önemli hata, noktalama işaretlerine uymamalarıdır.

* Yazılarda noktalama işaretleri bazen hiç kullanılmamakta bazen de yerinde kullanılmamaktadır. İfadelerin doğru anlaşılması için bu kurallara özenle uyulmalıdır.

* Bir bilgisayar programı kullanılarak yazılan yazılarda ise boşluk konusuna dikkat edilmelidir. Örneğin,

Noktadan ve virgülden önce boşluk bırakılmamalıdır.
Noktadan ve virgülden sonra boşluk bırakılmalıdır. Boşluk bırakılması unutulduğunda noktanın öncesinde ve sonrasındaki sözcükler tek bir sözcük olarak algılanmaktadır. Bu da yazıların kağıt üzerindeki düzenlemesini olumsuz etkilemektedir.
Parantezler açılırken parantez öncesinde boşluk bırakılmalı, açılan parantezle metin arasında boşluk olmamalıdır. Parantezler kapatılırken parantez öncesinde boşluk olmamalı, sonrasında ise olmalıdır.

* Diğer bir hata türü yazım yanlışlarıdır. Sözcükler Türk Dil Kurumu’nun belirlediği kurallar göz önünde bulundurularak yazılmalıdır.

* Yaygın olarak yapılan bir başka hata da sözcüklerin yanlış kullanımlarıdır. Örneğin “neden olmak”, “ yol açmak” ve “sağlamak” gibi sözcükler çok farklı anlamları verebiliyorken aynı anlamda kullanılmaktadırlar.

* Ayrıca bazı sözcüklerin Türkçe karşılıkları varken (genelde) farkında olunmadan yabancı karşılığı kullanılmaktadır.